Gezelim - Görelim
Aya Tekla Kilisesi Church=40KM
Meryemlik olarak da bilinen Aya Tekla Kilisesi, Silifke’ye 4 km uzaklıkta. Hristiyanlığı yaymak için propaganda yaparken mağaraya sığınan Tekla, burayı gizli bir ibadet merkezine dönüştürüyor.
4. yy’dan itibaren kiliseye çevrilen bu yapıya, günümüzde merdivenle inilerek ulaşılıyor. Kilise çevresindeki hamam, sarnıç ve sur kalıntıları ile günümüzde ilgi gösterilen yerlerden.
Jüpiter Tapınağı=35km
Silifke ilçe merkezinde bulunan ve Roma Tapınağı veya Zeus Tapınağı olarak da bilinen Jüpiter Tapınağı’nın MS 2. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor.
Tapınağın St. Paulus‘un kiliseye dönüştürdüğü Roma Zeus Tapınağı olduğu veya 5. yüzyılda kiliseye dönüştürülen Aphrodit Tapınağı olduğuna dair iddialar var. Yapılan kazı çalışmalarında ise Jüpiter Tapınağı kalıntılarının büyük bir bölümü ortaya çıkartılmış.
5. yüzyılda planında önemli değişiklikler yapılarak kiliseye dönüştürülen tapınağın uzun kenarında 14’er, kısa kenarında 8’er sütun bulunuyormuş. Tapınağın işlevi konusunda değişik görüşler bulunuyor.
Silifke Kalesi=35km
Silifke Kalesi=35km
Evliya Çelebi’nin Seyahatname isimli eserinde Silifke Kalesi’ne dair bilgiler yer alıyor. Eserde, kalenin 23 burçtan oluştuğunu ve içerisinde 60’a yakın hanenin yer aldığı yazıyor. Evliya Çelebi’nin çizdiği kale yapısı günümüze denk ulaşmış değildir. Bugün, 23 burçtan sadece 10 kadarı ayakta durabilmiştir. Sarnıçlar, mescit ve hanelere yönelik birtakım kalıntılar var. Yine Evliya Çelebi tarafından mahzenlerden ve mahzenlere yakın su odalarından bahsediliyor. Bu yapılar ise, günümüze denk gelmiştir. Kale içerisinin 5 metre altında mahzen ve su odaları yer alıyor.
Silifke Atatürk Evi=30km
Atatürk Ankara’dan Konya-Adana-İçel yolu ile 20 Ocak 1925 günü trenle Mersin’e gelmiştir. Yanında eşi Latife Hanım, 2. Ordu Komutanı Fahreddin (Altay), Bayındırlık Bakanı Fevzi (Pirinççizade), Rize Milletvekili Ahmed Kudsi ve yaverleri vardır. O günlerde Ankara Orman Çiftliğinden ayrı olarak Güney’de örnek bir çiftlik kurma kararındadır. Böyle bir çiftlik için kendisine Silifke’nin Tekir Köyünde boş bir arazi tavsiye edilmiştir. Atatürk, Latife Hanım’ı Mersin’de bırakarak 27 Ocak 1925 günü akşamı İçel il merkezi olan Silifke’ye gelmiş, Vali Vekili Fahri Beyle kısa bir görüşmeden sonra Hacı Hulusi’nin iki katlı konağında geceyi geçirmiştir. Ertesi 28 Ocak 1925 günü Silifke’de Türk Ocağını ve İdman Yurdu Lokalini ziyaret eden Atatürk buradan Taşucuna geçmiş Taşucunda Sadık Taşucu’nun konuğu olmuştur. Tekir Köyünde Çiftlik yerini gören Atatürk, daha sonra burayı Hazineden bedeli karşılığında satın almıştır.
Taşucu Liman Kalesi=25km
Taşucu’nun Boğsak Köyü’ne bağlı İncekum mevkisinde bulunan tarihi Liman Kalesi Roma, Bizans ve Osmanlı zamanında kullanılan bir kaledir. Kale oldukça büyük bir alana sahiptir. Taşucu Liman Kalesi; İncekum Liman Kalesi ya da Boğsak Liman Kalesi olarak da bilinir. Kalenin içinde çok sayıda ev, iş yeri ve bir tane de hamam kalıntısı bulunmaktadır. Ayrıca kalenin İncekum mevkisi yönünde, deniz kenarında bir de sarnıç bulunmaktadır.
Tokmar Kalesi=25km
Kalenin Orta Çağdaki ismi Latince Castellum Novumola’dır.
Kale bulunduğu konum itibariyle Göksu Deltası ve Taşucu’nu gözlemleyen bir konumdadır. 12. yüzyıl yapısı olan kalenin güney surları sarp kayalıklara oturmaktadır. Yarım yuvarlak burçlara sahiptir. Bizans ve Ermeni Krallıklarından sonra 1210 yılında St. Jean Şövalyeleri denetimine girmiştir. Kalenin deniz ile bağlantısı Tahta Limanı, Palaiai veya Barbaros Limanı olarak anılan koyla sağlandığını düşünülmektedir.
1992-1994 yılları Adana Koruma Kurulu Tarafından Tokmar Kale I. Derece Arkeolojik SİT Alanı olarak tescillenmiştir.
Aynalı Göl=40km
Gilindire Mağarası olarak da bilinen bu yer 1999’da Aydıncık’a 10 km mesafedeki Gemi Durağı yakınlarında bir çoban tarafından tesadüfen bulunmuş.
Sadece Mersin’de gezilecek yerler arasında değil, doğru bir tanıtım stratejisi ile tüm dünyanın ilgisini çekebilecek nitelikte özelliklere sahip mağara, bölgede çok iyi tanınıyor.
Dana Adası
Dana Adası’ndaki antik tersanenin dünyadaki varlığını ve bütünlüğünü korumuş en büyük ve muhtemelen en eski tersane olabileceğini düşündüklerini aktaran Doç.Dr. Öniz, “Bu tersanenin en az 3 bin yaşında olduğunu tahmin ediyoruz. Tunç Çağı’ndan itibaren Demir Çağı, Klasik Dönem, Helenistik Dönem, Roma ve Bizans dönemlerinde çok yoğun kullanıldığını gösteren kanıtlara ulaştık. Savaş ve ticaret gemilerinin yapımı gerçekleşmiş. Döneminin denizcilik endüstrisini yansıtan muazzam bir tersane” diye konuştu.
Tisan Müzesi
Yarımada doğal güzelliği kadar tarihi kalıntılarıyla da dikkat çekiyor. Bazı kaynaklara göre, yarımadanın geçmişi milattan önce 7. yüzyılda kurulan bir Yunan kolonisi olan Aphrodisias’a kadar uzanıyor. Tarihe ve yunan mitolojisine ilgi duyan herkesin büyük keyif alarak gezeceği Tisan Müzesi, s,ze ve sevdiklerinize unutulmaz dakikalar yaşatacak.